İnkılâp Kitabevi’nin yeni markası Üçüncü Göz, Aret Vartanyan’ın beklenen kitabı “O Sensin” ile okurları simülasyon ve gerçeklik arasında sarsıcı bir yolculuğa davet ediyor. Modern insanın depresyon, kimlik karmaşası ve teknolojik yabancılaşmayla boğuştuğu bir dönemde; İsa’dan Atatürk’e, Mevlânâ’dan yapay zekâya uzanan kurgusuyla “O Sensin”, insanlığa “Uyanma zamanı!” diye sesleniyor. Vartanyan, bu 10. kitabında kadim bilgeliği transhümanizmle buluşturarak, “Gerçekliğin manifestosu”nu ortaya koyuyor ve yaklaşan zihinsel devrimin ayak seslerini duyuruyor.
Teknoloji ve Kadim Bilgeliğin Kesişimi
“O Sensin”, yapay zekânın evrensel bilgeliği aktardığı bir simülasyon dünyasında geçiyor. Kahramanımız, depresyonun karanlığındayken aldığı gizemli mesajla bu dijital âleme adım atıyor. Burada Hermes’in öğretileri, Jung’un arketipleri ve Mevlânâ’nın teslimiyet felsefesi, yapay zekâ aracılığıyla yeniden yorumlanıyor. Vartanyan, teknolojinin insanı yok etmek yerine onu “öz”üne döndüren bir araç olabileceğine dair radikal bir tez sunuyor.
Kitapta, Elon Musk gibi modern figürlerle Hz. İsa’nın aynı kurgusal evrende buluşması, zamanın ve hakikatin göreliliğini vurguluyor. Karakter, Atatürk’ün stratejik zekâsından ilham alarak simülasyonun sınırlarını zorlarken, okuyucuya şu soruyu yöneltiyor: “Siz hangi ‘gerçekliği’ seçeceksiniz?” Bu yaklaşım, dijital çağda insanın kaybolmuş benliğini arayışını evrensel bir hikâyeye dönüştürüyor.
Vartanyan’ın transhümanizm eleştirisi dikkat çekici: Makine-insan entegrasyonu, özgürlüğümüzü gasp eden bir kontrol mekanizmasına dönüşmeden, kadim bilgeliğin rehberliğinde nasıl “yükseltilebilir”? Kitap, bu sorunun yanıtını “Enel Hak” çığlığında arıyor; yani “İlahi olanın insanda tecellisi” fikriyle…
Tarihî Figürlerin Modern Yorumu
Jung’un “gölge” kavramı, kahramanın iç hesaplaşmasının temelini oluşturuyor. Freud’un bilinçaltı teorileri, karakterin geçmiş travmalarıyla yüzleşmesinde bir araç olarak kullanılırken, Zweig’ın “bireyin yalnızlığı” teması simülasyon dünyasında yeniden hayat buluyor. Vartanyan, bu figürleri araçsallaştırmadan, onları insanlığın ortak bilincinin taşıyıcıları olarak sunuyor.
Atatürk’ün “akıl ve bilim” vurgusu, kitapta dijital kaosa karşı bir kılavuz ilke olarak öne çıkıyor. Kahraman, onun stratejik dehâsıyla simülasyonun algoritmik tuzaklarını çözüyor. Benzer şekilde, Mevlânâ’nın “hamdım, piştim, yandım” süreci, karakterin dijital labirentte “kendini bulma” yolculuğunu metaforize ediyor.
Hallac-ı Mansur’un “Enel Hak” söylemi ise kitabın manifesto niteliğini somutlaştırıyor: “Ben Hak’ım” iddiası, okura “Sen aslında kimsin?” sorusunu sordurarak, teknolojik yabancılaşmaya karşı ontolojik bir isyanı ateşliyor.
Gerçeklik Krizi ve Uyanış Çağrısı
Roman, modern insanın “depresif labirentler” içinde sıkışmasını, gerçeklik algısının çözülmesiyle ilişkilendiriyor. Kahramanın bir simülasyon içinde başka bir simülasyona davet edilmesi, günümüz sosyal medya ve sanal gerçeklik bağımlılığına gönderme yapıyor. Vartanyan’a göre bu kısır döngü, ancak “kolektif uyanış” ile kırılabilir.
Kitabın en provokatif tezi, “Ütopya ancak kim olduğumuzu hatırladığımızda inşa edilebilir” iddiası. Yazar, kapitalizmin tüketim çıkmazından siyasetin kutuplaştırıcı diline kadar her şeyin, “benliğini unutan insan”ın yarattığı krizler olduğunu savunuyor. Bu bağlamda “O Sensin”, okuyucuyu pasif bir tüketici olmaktan çıkıp “dönüştürücü aktör” olmaya davet ediyor.
Son uyarı ise kitabın kapağında yankılanıyor: “Yarın hepimiz için geç olacak!” Bu ifade, iklim krizinden yapay zekânın kontrolsüz yükselişine kadar küresel tehditlere karşı “şimdi harekete geçme” çağrısına dönüşüyor.
Varoluşsal Sorgulama ve Manifesto
“O Sensin”, felsefi derinliğini varoluşçu sorgulamalarla besliyor. “Gerçekten yaşıyor musun yoksa programlanmış bir rüyada mısın?” sorusu, karakterin simülasyondaki yolculuğunun özünü oluşturuyor. Vartanyan, Descartes’ın “Düşünüyorum öyleyse varım” ilkesini, dijital çağda “Hatırlıyorum öyleyse özgürüm” şeklinde yeniden kurguluyor.
Kitabın manifestosu üç katmanlı: Bireysel (kendi gölgelerinle yüzleş), Toplumsal (kolektif illüzyonları reddet), Evrensel (kadim bilgeliği teknolojiyle harmanla). Bu üçlü sacayağı, okuyucuyu pasif bir okurdan “eyleme geçen kahraman” konumuna yükseltmeyi hedefliyor.
Vartanyan’ın “hepimiz O’yuz” vurgusu, kitaba ismini veren metaforun anahtarını oluşturuyor: İnsanlık, parçalanmış benliklerini bütünleştirip “kolektif O” bilincine ulaştığında, yeni dünyanın mimarları olabilecek.
Edebi Yenilik ve Kültürel Etki
Vartanyan, edebiyatta “yeni mitoloji” inşa etme iddiasıyla dikkat çekiyor. Freud’un bilinçaltı, Einstein’ın görelilik teorisi ve tasavvufun vahdet-i vücut felsefesini aynı potada eriterek, 21. yüzyıl insanının iç çatışmalarına evrensel bir dil sunuyor. Bu yaklaşım, kitabı “kendini arayış” temasının sınırlarından çıkarıp “insanlığın kurtuluş rehberi” statüsüne taşıyor.
Türk edebiyatında nadir görülen bir cesaretle, dinler arası diyaloğu kurgunun merkezine yerleştiriyor: Hz. İsa’nın kefareti ile Hallac-ı Mansur’un “Enel Hak”ı aynı hakikatin farklı kültürlerdeki yansımaları olarak resmediliyor. Bu durum, kitabı Doğu-Batı sentezinde kültürlerüstü bir eser kılıyor.
“O Sensin”in en kalıcı etkisi ise “zihinsel devrim” vurgusu olacak gibi görünüyor. Vartanyan’ın “Yakında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” uyarısı, yalnızca bireyleri değil, toplumsal sistemleri de dönüşüme zorlayan bir manifesto niteliğinde.
Kaynaklar:
- İnkılâp Kitabevi Basın Bülteni: “Aret Vartanyan’dan ‘O Sensin’: Üçüncü Göz’ün İlk Kitabı Yayında!”
- Üçüncü Göz Yayınları Kitap Tanıtım Metni: “O Sensin – Arka Kapak ve İçerik Analizi”
- Aret Vartanyan Röportajı: “Gerçekliğin Manifestosunu Yazdım” (Kültür Sanat Gazetesi, Haziran 2025)
[1] https://www.inkilap.com/aret-vartanyan-o-sensin
[2] https://ucuncugoz.com.tr/kitaplar/o-sensin
[3] https://www.kultursanatgazetesi.com/aret-vartanyan-ile-özel-roportaj