23 Haziran sabahı, Antalya’daki YKS sınav merkezinde yaşanan trajikomik bir olay, sınav kurallarının katılığı ile bireysel hazırlıksızlığın çarpıştığı bir sosyal vaka haline geldi. Genç bir kadın aday, kulağındaki küpeleri çıkaramadığı için sınava alınmadı. Dakikalar süren çabalara rağmen küpeler yerinden oynamayınca, bir yıllık emek kapı önünde kaldı. Bu görüntüler, sosyal medyada hızla yayılarak eğitim sistemindeki katı kurallar ile bireysel sorumlulukların sınırlarını yeniden tartışmaya açtı .
🕒 Saniyeler İçinde Buharlaşan Emek
Saatler öncesinden sınav merkezinde olmasına rağmen, genç adayın karşılaştığı engel beklenmedikti: Küpelerini çıkaramaması. ÖSYM kurallarına göre tüm takıların sınav öncesinde çıkarılması gerekiyordu. Velilerin ve güvenlik görevlilerinin dakikalarca verdiği uğraş sonuçsuz kalınca, sınav kapıları genç kızın yüzüne kapandı. Bu süreçte sınav başlama anonsu yapıldı ve aday resmen “geç kalmış” sayıldı .
Olayın ironisi, adayın aslında zamanında merkezde bulunmuş olmasıydı. Diğer bir adayın saniyelerle sınavı kaçırması da benzer bir trajediyi yansıtıyordu. Ancak küpe nedeniyle yaşanan dışlanma, katı kural uygulamalarının insani boyutunu sorgulatacak nitelikteydi .
Antalya’daki bu sahne yalnızca bir bireyin değil, sınav stresi altındaki milyonların kırılganlığını da ortaya serdi. Velilerin çaresiz çırpınışları, öğrencinin donup kalışı ve kuralların soğuk yüzü; eğitim sistemindeki mekanik yaklaşımın bedelini gözler önüne serdi .
💬 Sosyal Medya: Sert Eleştiriden Alaya
Olayın görüntüleri sosyal medyaya sızar sızmaz iki kutba ayrılan tepkiler patladı. Bir kesim, ÖSYM’nin kural uygulamasını savunarak “sınav öncesi talimatları okumamanın bedeli” diye yorumladı. Diğerleri ise küçük bir takı yüzünden bir yıllık emeğin heba edilmesini “sistem zulmü” olarak nitelendirdi. Bazı kullanıcılar, “Protez tırnak içine kopya yazmış olabilir mi?” gibi alaycı ifadelerle konuyu hafife alırken ,
Öğrencinin kıyafeti ve görünümü de tartışmaların odağına yerleşti. Transparan bir sütyenle sınava gelmesi, bazı kesimlerce “saygısızlık” olarak yorumlanırken; “modernlik” veya “kişisel özgürlük” savunuları da yükseldi. Bir kullanıcının “Erkek kardeşimin tişörtüyle girmiştim” paylaşımı, sınavda mütevazı giyimi savunanların dayanağı oldu .
Bu polarize tartışma, asıl sorunun perifere itilmesine neden oldu: Sınav güvenliği ile insani esneklik arasındaki denge nerede kurulmalı? Velilerden biri olay anında, “İçeride de yardım edebilirlerdi” diyerek kural uygulayıcılarının insiyatif eksikliğine vurgu yaptı .
📜 Kural mı, İnsaf mı?
ÖSYM yönetmeliğinin 5.1 maddesi açık: “Adaylar, sınav salonuna metal içeren eşya (küpe, yüzük, kolye vb.) ile giremez.” Ancak Antalya’daki uygulama, kuralın ruhuyla çelişen bir katılık sergiledi. Görevlilerin küpeyi çıkarmak için adaya içeride yardım etmesine izin verilmemesi, kuralın “risk önleme” amacını aşan bir formalizme işaret ediyor .
Benzer olaylar geçmişte de yaşandı ancak hiçbiri bu kadar görünür olmadı. 2024 YKS’sinde bilezik taktığı için döndürülen adaylar basına yansımamıştı. Bu olayın gündem olması, sosyal medyanın “kural infaz mekanizmaları” haline geldiğini de gösterdi. Paylaşım platformları, bir öğrencinin trajedisini toplumsal yargı arenasına dönüştürdü .
Uzmanlar ise çözüm öneriyor: Sınav öncesi güvenlik noktalarında adayları takılar için uyaran mobil anonslar veya fiziksel yardım ekiplerinin görevlendirilmesi. Ayrıca kılavuzda “çıkarılamayan takılar” için istisna prosedürleri oluşturulması öneriliyor .
😔 Psikolojik Yıkım: Bir Yıl Nasıl Silinir?
Akdeniz Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler okuyan genç kızın hukuk hayali, bir anda ertelenmiş oldu. Annesi Şenay Hazar’ın “Bu yıl daha çok çalıştı” sözleri, yaşanan kaybın boyutunu ortaya koyuyor. Psikologlar, bu tür travmaların öğrencide “özyeterlilik inancı” kırılması yaratabileceği uyarısında bulunuyor .
Sınav kaygısı zaten yüksek olan adaylar için bu olay bir korku senaryosuna dönüştü. Özellikle piercing veya tıbbi nedenlerle çıkarılamayan takıları olan öğrenciler, benzer bir durumla karşılaşma endişesi taşıyor. Velilerden Merve Mavi’nin “Yazık bütün emekleri boşa gitti” sözü, bu kolektif tedirginliği özetliyor .
Telafi mekanizmalarının eksikliği de eleştiri konusu. ÖSYM’nin “mazeret sınavı” hakkı yalnızca doğal afet veya sağlık sorunları için tanınıyor. Oysa bu gibi insani istisnaların da prosedüre dahil edilmesi, adayların geleceğini kurtarabilir .
🔍 Sistem Neden Tıkandı?
Bu olay, ÖSYM’nin “güvenlik-erişilebilirlik” dengesindeki zaafını gösterdi. Sınav gözetmenlerine verilen yetki ve eğitim eksikliği, kriz anlarında esnek çözüm üretememelerine yol açıyor. Oysa küpeyi çıkarmak için sınav salonunda bir kadın gözetmenin yardım etmesi çözüm olabilirdi .
Toplumsal cinsiyet dinamikleri de göz ardı edilemez. Erkek adayların takı sorunu yaşama ihtimali düşükken, kadınlar için küpe-bilezik kültürel bir pratik. Kurallar bu farkı dikkate alarak revize edilmezse, sistem kadın adaylara ek engel koymuş oluyor .
Çözüm önerileri arasında:
- Sınav öncesi mobil uyarı sistemleri,
- Güvenlik noktalarında “acil takı çıkarma” ekipleri,
- Çıkarılamayan takılar için geçici bantla kapatma seçeneği,
- Kılavuzda “riskli takılar”ın görsel örneklerle listelenmesi .
Bu küçük küpe, aslında Türkiye’nin sınav sistemindeki büyük çatlağı simgeliyor: İnsani esneklikten uzak, mekanik kuralların gençlerin geleceğini nasıl tehdit ettiğini gösteriyor. ÖSYM’nin “kılık kıyafet” politikalarını insani boyutuyla yeniden düşünmesi ve sosyal medyanın yıkıcı yargı mekanizmasından çok daha fazlası gerekiyor.
📚 Kaynaklar: